Home Astrolojinin Doğuşu

Astrolojinin Doğuşu

by Zeynel Eroglu

ASTROLOJİNİN DOĞUŞU

Burçlar ilmi veya günümüz diliyle Astroloji, ilk defa ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır acaba?
Bildirildiğine göre, İlk Peygamber olan Hz. Adem’den, son Peygamber Hz. Muhammed s.a.v efendimize kadar 124.000 peygamber gelmiştir. Allah, insanlara, doğru yolu göstermeleri; onlara, kendi TEK’liğini bildirmeleri için, gönderdiği peygamberlerinin her birine, değişik konularda çeşitli ilim hazineleri vermiştir. Ve böylece her konunun başlangıcına temel teşkil edecek, rehber olacak bilgi kaynakları meydana gelmiştir.

Çok okuyan, kalemi bulan ve kalemle yazı yazabilen ilk peygamber olan İDRiS Aleyhisselam’a BURÇLAR İLMİ verilmiş, kendisi de bunu genişletmiştir.

Yeri, göğü, buradaki sistemi ve bunu yaratan Mutlak Varlığı, yakîn üzere bilen İdris Peygamber’in,Allah’ın izni ve kudretiyle göğe çıktığı; 4.cü kat sema boyutunun kendisine mekân olduğu, diğer sema katlarında (boyutlarında) da dolaşabildiği, eski dini kaynaklarda belirtilmektedir. .

İdris Peygamber, almış olduğ­u vahye dayalı bir şekilde Burçlar ve yıldızların, gerek insanlar, gerek yeryüzünde mevcut tüm birimler üzerindeki tesir ve önemini anlatmağa çalışmıştır. Yani, vahye dayalı olarak okuduğu sistemi, o devrin idrak ve anlayışına göre anlatmıştır.

Bir başka anlatımla, İdris Peygamber, Allah`ın yaratmış olduğu sistemdeki düzenleme mekanizması olan burçlar ve yıldızlar sistemini açıklamış; bunların, Allah`ın ilim ve kudretiyle alemde ilahi tasarrufun oluşmasına vesile kılındığı sırrına işaret etmiştir!..

O devirde yaşamış insanlar, İdris Peygamberin ne anlatmak istediğini hakkıyla çözebildiler mi acaba…? Kimbilir..!

Kısaca, Yıldız ilmi veya Burçlar ilmi, İdris Peygamber’in mucizesi olup; daha sonra aynı çağda ilk defa Babiller tarafından, mevcut veriler ışığında düzenlenmiş ve genişletilmiştir. Bundan sonra da tüm insanlığa yayılarak, her devirde, bir şekilde insanların ilgisini çeken bir konu olmuştur.

Astrolojinin Doğuşu Hakkında Detaylı Bilgiler

Bu arada zaman içinde edinilen tecrübeler ve yaşanılan olaylar neticesinde, insanlar, burçlardan gelen ışınların etkilerinin, insan kaderi üzerindeki rolünü çok rahat ve açık bir şekilde tesbit etmişlerdir.

Ne var ki bu tesbit onları, bütün oluşların ardında yıldızlar olduğuna göre, o halde yıldızlar “tanrı” dır düşüncesine getirmiştir.

Böylece, başta Güneş olmak üzere, Ay ve çeşitli yıldızlara tapınma devri başlamıştır!.

Oysa, yıldızların yaydıkları bu etkiler Allah takdir ve kudretinin açığa çıkmasından başka bir şey değildir!.

Dolayısıyla esas amaçtan sapılarak, Astroloji ilmi, hak etmediği bir noktaya indirilmiştir.

Daha sonra, Hz. İbrahim Peygamber başta olmak üzere, tüm peygamberler, yıldızların tanrı olmadığını; bütün evreni ve evrende var olan her şeyi yaratanın, Mutlak Varlık olan Allah olduğunu sürekli olarak açıklamışlardır. Dolayısıyla, yıldızları mevcut özellikleriyle yaratan ve onlar üzerinde de, yegane söz sahibi olan, ALLAH’tır; gerçeğini insanlara idrak ettirmeğe çalışmışlardır.

Pek çok İslâm düşünürü de, yıldızlar konusunu inceleyerek, varlığın var oluşunda burçların ve yıldızların rolünü, çeşitli kitaplarında anlatmışlardır.

Ayrıca, bir ilim deryası olan, Kutsal Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de, yıldızlarla ilgili 60 küsur Âyet ve “El- BURÛÇ” sûresinde anlatılanları bir düşünmek gerekir…