Home Mitolojik Astroloji

Mitolojik Astroloji

by Zeynel Eroglu

MİTOLOJİK ASTROLOJİ

astrolojiYunanlılar mitten şöyle bahsederlerdi: “Hiçbir zaman varolmamış olanın fakat daha önce varolan ve varolacak olanın anlatısı.” “Mitos” Yunanca’da “anlatı”, “söz” anlamına gelir; Hesiodos onu gerçeği dile getiren söz olarak tanımlar; o halde mitos başlangıcın paradoksal uzay zamanında yer alan yaratılışının anlatışıdır. Mit, sembollerle giydirilmiş bir bütün olarak aklımıza ve kalbimize hitap eden şiirsel bir dille konuşur. Sembollerle süslüdür çünkü onlar kalpten ve hayalden geçen somutun ve soyutun, görülür ve görülemezin, düşüncenin ve davranışın arasındaki köprülerdir ve zıtlıkları birleştirmenin araçtandır. Mit davranışlarımızın esin kaynağına dönüştüğü, yaratıcı düşüncemiz tarafından algılandığı ve yaşandığı zaman gerçek olur. Yıldızlar gökyüzünün düzenini, düzenli ritminden kesimleyerek kâinatın kalp atışlarını gösterirler ve bu kâinatta, tüm varlıkların katıldığı çok büyük bir Hayatın kapılarını oluştururlar. Analojilerin gerçek bilimi olan astroloji bizi büyük sonsuzlukta (makro kozmos) yaşayandan, insana (mikro kozmos) kadar, yaşayanın görüntüsüne bağdaştıran derin bir ilişkiyi ortaya çıkartır. Hermetik ilkeye göre: “yukarıda olan aşağısı için de geçerlidir ve tersine”. İnsanın temel psikolojik hareketlerinin göstergelerine dönüşen, gezegenlere bağlı, kesin bir simge bilim doğurur. Gözle görülebilen gezegenlerin sonuncusu olan Satürn’e kadar sistemimizin yıldızı Güneş’ten itibaren, yıldızların konumları ve böylece karakteristikleri ve ritimleri Dünya’nın düzenini yöneten yedi ilkenin simgesel görünüşlerini oluşturur. Pitagorcuların bahsettikleri “kürelerin uyumunu” tanrı Apollo’nun yedi telli sitarı sembolize eder. Antik Yunan mitleri ile bağdaştırarak sunacağımız yedi güçlü gezegen hakkındaki bu yazı serimize, en uzak gezegenden yani sembolik olarak en arkaik olan Kronos-Satürn’den başlayacağız. Zamanın ve kaderin efendisi Satürn’ün aracılığıyla Dünya’nın ve yaratılışın köklerine, insanın sık, sık bakışını gökyüzüne çevirerek cevabını aradığı ilk soruya varırız: “Eğer gerçekten hareketlerimle evrensel kanuna bağlıysam, hangi ölçü içinde kaderimin kölesi ya da efendisi olmalıyım?” Kader Tanrısı Kronos’un bize verdiği cevabı dinleyelim… Yunan dininde, tanrısal olan ile insan arasındaki ilişkiyi anlamak için W. Otto’nun düşüncesine bakalım: “Bir Yunanlı için Tanrı’nın tecrübesi, kişi yol üzerindeyken ve dünyanın canlı bir parçası olduğunda yapılır. Tüm canlılığı ve ani oluşu ile Tanrı, onu başarmasını sağlasın veya ona köstek olsun onu aydınlatsın veya bulandırsın, kendi yaptığı ve üstüne aldığı her işte insana görünür.” İnsan, kusurlarından dolayı, yaptığı hareketlerin sonuçlarından kaçınmayı umut etme gücünden yoksundur. Bununla birlikte bizi korkutan bir sertlikle bu sonuçlar bize kendilerini hissettirirler. İyi ya da kötü davranışında insan, kendisiyle övünmeli mi yoksa kendisini suçlamalı mı? Hiçbir durumda insan, kendisinin bu sonuca varabileceğini düşünemez. Suçlu, tamamen kişisel iradesinin hatasıyla yüklü bu alçak gönüllülüğe sahip değildir; başına gelenin tek sebebinin kendisi olmadığını zanneder. Bunun için bir felaketin ortasında bile kendinden emin ve gururlu bir şekilde kalabilir. Sözün kısası, başa gelmiş olan yıkmak için olsa bile, dünyada varolan her şey gibi üstün kararlara aittir. Bu görüşün temeli dünyanın tanrısallığına olan sağlam inanışta yatar. Bu, insanın dünyayı ve bireysel varoluşunu mit aynasında görebildiği zamandır. durmaksızın sürüp giden bu bitmeyen doğurmayı tamamlar. Uranos yeni kutsal kuşakların durmadan doğmasını meydana getirecek ne zaman bırakır ne de Gaia’nın üzerinde bir yer. Eğer sınırlanmış varlığı ile gücenmiş Gaia olayların görünümünü değiştirecek kalleş bir kurnazlık düşünmeseydi, dünya donmuş bir şekilde kalacaktı.

Uranos’un Hadım Edilmesi
uranos
Gaia, metal, beyaz bir kesme aleti yaratır. Ondan bir av bıçağı yapar: çocuklarını, babalarını cezalandırmak için yüreklendirir. Yüreği cesaret ve kurnazlık dolu en genç titan Kronos hariç hepsi kararsız kalır ve titrerler. Gaia, onu saklar, pusuda bekletir; gece Uranos, Gaia’nın üzerine yattığı zaman Kronos bir bıçak darbesiyle onun cinsel organını keser ve atar. Bu şiddet dolu hareketin kesin kozmik sonuçları olacaktır. Gökyüzü hiçbir zaman Yer’den uzaklaştırılamaz, kozmik yapının çatısı gibi dünyanın üzerinde sabitleştirilir. Uranos artık Gaia ile ilkesel varlıklar üretmek için birleşmeyecektir. Uzaklık kendi kendine açılır ve yarık şekillerini alır, zamanda ve uzamda yerlerini bulacak varlıkların çeşitliliğine izin verilir. Yaratılış üzerindeki engel kalkar ve dünya ürer, düzenlenir. Bununla beraber bu kurtarıcı hareket aynı zamanda korkunç bir cinayettir ve Gök-Baba’ya karşı bir isyandır, kozmik düzenin, iktidar hiyerarşileri ve Tanrılarda yetki ayrımlarıyla, suçlu bir şiddetle, bedelinin ödenmesi gereken kalleş bir kurnazlıkla kurulmasının mümkün olamayacağı düşünülebilir. Kronos bir bıçak darbesiyle kopardığı Uranos’un cinsel organını sol elinde tutar. Ardından hemen arkasına bakmadan kötü kaderinden kaçmak için elindeki kanlı kalıntıları atarak oradan kurtulur. Acı kaybolmuştur. Gerçekten, çok eski varoluş anlayışında iç insanın kendi miti yoktur. Bu demektir ki o tamamen yaratılış mitinde kaynaşmış ve varolmuştur ve özel belirli bir şekli vardır. “Kararlarınızı alırken sahip olduğunuz motivasyonlar, burada tanrıların tanıdığı motivasyonlardır. İnsanda önemli olarak tamamlanan her şeyin belli başlı temeli ve yoğunluğu insan kalbinde değil Tanrılardadır. Demek ki, kendinin büyük bir varlığa ve onun yaşayan simgelerine ait olduğunu bilir. Onları tanıdığı zaman insan kendi kendisini öznelliğin içine saklamak ve sürüklemekten ve aynı zamanda az emin ve inatçı olmakta uzak, nesnelliği, dünyadan yaratılmış olana ve buradan kutsallığa kadar gerçeği yakalar.” Bu yüzden, Yunanlı için bir şeyi tanımak ve anlamak onun için bu duyguya sahip olmaktan daha önemlidir. “Aşk, asalet ve adalet ile gayret eden, sevilmeye değer, asil ve doğru olanı bilir.”

Kosmogonik Mit
eros
Her şey varolmadan önce Beance (Kaos) vardı… Her şey varolmadan önce Beance (Kaos) vardı. Hemen ardından karlı Olimpus’un doruklarıyla ve Tartares’in soluk sisiyle ilgilenen ölümsüzlerin hiçbir zaman oturmadığı geniş yamaçlarla Yer (Gaia) ve aynı zamanda ölümsüz tanrıların en güzeli Aşk (Eros) oluştu” diye yazmıştır Hesiodos. Tüm kozmogonik organizasyon sürecini başlatan ve önce de orada bulunan gücün üçlü tiradını Kaos, Yer ve Aşk oluşturur. Her şeyden önce doğan Beance’nin zirvesi olmadığı gibi tabanı da yoktur: durağanlıktan, şekilden, yoğunluktan ve doluluktan yoksundur. Beance “Çukur” olduğuna göre derin bir uçurumdan çok, soyut bir yer (boşluk), yön durumu tayin etmeden, durmadan dönen sersemlik veren bir kasırgadır. Bununla beraber “delik” olduğuna göre, ona bağlı olanı çözer ve aynı zamanda tersini de yapar. Gaia yürümek için sağlam bir zemin ve dayanmak için emin bir temeldir. Belirli olur olmaz, Gaia tanrılar için temel işlevi içinde, yukarı ve Kutsal kan damlaları Gaia’nın (kara toprak) üzerine düşer. Gaia onları göğsünde toplar. Uzağa fırlatılmış cinsel organ, onu çok ilerilere götürecek olan Pontos’un dalgalarına düşer. Erkekliğini yitirmiş Uranos aşağı iki kutup arasında çekilmiş, loş yeraltı zemininin ve açık karlı zirvelerinin arasında gerilmiş biçimde kendini tanıtır. Aynı şekilde kaos görünür görünmez zıt varlıkların iki çiftine hayat verir: önce Erebos ve siyah Gece (Nux)’a, sonra çocuklarına Ether (Aither) ve Gündüzün Işığına (Hemere). Eros cinslerin bölünmesi ve karşıtların zıtlaşmasından önceki doğurucu gücü temsil eder. Eros, orfikler gibi ilkeseldir. Bu anlamda yaratılışın aynı sürecinde yaratılmış olanda tekrar yenilenmenin gücünü tanıtır. Bu güç, Gaia ve Kaos’da, doğar doğmaz kendi zıtlıklarını ve yansımalarını bir araya getiren kendilerinden başka ardı ardına bir şey yaratma fikrini doğurdu. Böylece, gitgide kendi kendini izleyen yaratılışa evlilikten, döl vermeden, ardı ardına gelen kuşakların rekabetinden, birleşmelerinden ve zaferlerinden oluşmuş dramatik bir ders verecek olan, yüzleşmiş ortakların bulunduğu bir dünya kurulur. Gaia, önce yıldızlı gökyüzüne (Yıldızlı Uranos) hayat verdi; onu kendisini her yandan kaplasın ve örtsün diye “kendi kendine eşit” yarattı. Gaia’nın ikiye bölünmesi, karanlığın ve ışıklı olanın arasında çekip uzatılmış kendi gibi gözüken Yeri ve Kaos’u ortaya koyar; işte bu, gecenin karanlık ama yıldızlı gökyüzüdür. Böylece kozmogoninin birinci evresi sona erer. Buraya kadar yaratılmış olana ulaşan Güçler, doğanın kuvvetleri veya ana unsurları gibi kendilerini tanıtırlar. Şimdi dünyanın tiyatrosu değişik tipte oyuncuların sah-neye girmesi için hazır hale gelmiştir.

Mitolojik Astroloji Hakkında Detaylı Bilgiler

Gaia ve Uranüs’ün Bitmeyen Yaratmaları

afrodit
Uranos ve Gaia’nın kucaklaşmaları üç Çocuk serisini meydana getirdi: on iki erkek ve on iki kız Titan, üç Kiklop, üç Yüz kollu. Titanların kardeşleri altı erkek ve altı kız çocuğundan oluşur. Gökyüzünün egemenliği “Çin yapılan kavgada Zeus’un rakibi olan Kronos en gençleri ve en sonuncularıdır. Arkaik bir anlatımla, Pelasge, yaratılış mitinden, Titanlar ve gezegenlerin güçleri arasındaki bağlantıyı kurmuştur: “Tanrıça yedi gezegensel güç yarattı ve her birinin yönetimini bir Titan’a ve bir Titanid’e verdi. Theia ve Hyperion Güneş’te, Phoebe ve Atlas Ay’da, Dione ve Krios Jüpiter gezegeninde, Tethys ve Okeanos Venüs’te, Rhea ve Kronos Satürn’de hüküm sürdüler. Uranos ve Gaia’nın üç kuşak çocuklarıyla kozmogonik sürecin son bölümünü oynayacak oyuncular yerlerini almışlardır, ilkel gücünün basitliği içerisinde Uranos cinsel etkinlikten başka bir şey tanımaz. Bitmeyen bir gecede, Gaia’nın üzerine yatarak onu her yanından sarar, çevreler ve hiç durmandan ona kalbini açar, duygularını söyler. Bu sabit aşk taşkınlığı Uranos’ta “saklı” olanı meydana getirir; üzerine yatıp uzandığı Gaia’yı saklar; çocuklarını gebe bıraktığı yerde, inleyen Gaia’nın çocuklarının yüküyle derinliklerde tıkanmış kamında saklar. Doğurucu Uranos gündüzün gece ile ardı ardına dönüp gelmesi gibi çocuklarının ışığa ulaşmalarını engelleyerek üremelerin meydana gelişini engeller. Aşkından çılgın, Gaia ile bütünleşmiş, çocukları büyüdüğünden kendilerinin arasına girmelerinden korkarak, onlara karşı nefret dolu olarak hayat verdiği yavrularını doğum öncesi karanlıklara, Gaia’nın kucağına atar. Taşkın cinsel gücünün fazlalığı yaratılışı kımıldamaz hale getirir. Uranos, Gaia ile birleşmiş kalarak artık üreyemez ama Toprağı ve Dalgayı eken üreme organı çocuklarına okuduğu laneti gerçekleştirecek ve gelecek, bu kötü cinayetin intikamını alacaktır. Toprağın üzerindeki kan damlaları üç kutsal güç grubunun doğmasına sebep olur: ebeveynlerinin cinayetlerinin cezasını ve intikamını gerçekleştirme görevini üzerine alanlar (Erinys’ler), savaş girişimlerini, kavgaları, güç gösterilerini koruyanlar (Devler, Su Perileri ve Meliai). Uranos’un cinsel organı uzun süre Pontos’un dalgalarında dolaşarak denizin köpüğüne karışır. Üreme organından fışkıran sperm köpüğü denizin köpüğü ile sarılır. Bu köpüklerden (Afros) tanrıların ve insanların Afrodit diye adlandırdıkları bir kız doğar. Kıbrıs’a ayak basar basmaz Aşk ve Tutku (Eros, Himeros) onun için tören yaparlar. Demek ki Uranos’un hadım edilmesi Toprakta ve Denizde, zıtlıkları içinde birbirinden ayrılamayan sonuçların iki düzenini oluşturur, bir tarafta şiddet, nefret, savaş: öbür tarafta şefkat, uyum, aşk. Demek ki yeryüzü zıtların karışımı ve karşıtların bileşimi aracılığıyla kendi kendini düzenlemiştir ama uyum ve karşıtın güçlerinin dengelendiği bu karışımlar dünyasında iyinin ve kötünün arasındaki paylaştırma çizgisi kurulmamıştır. Savaş ve sevgi güçleri eşit şekilde aydınlık ve karanlık görünümlere sahiptir. Onları birbirlerinden ayıran gerilim ilişkisi her birinin arasında kendi doğasına özgü anlaşılmazlığı ile bir kutupsallık şeklinde belli olur.

Kronos’un Devrilmesi

Kronos kız kardeşi Rhea ile evlenir ama Uranos’un bedduaları üzerine, kendi oğullarından birinin kendisini tahttan indireceği söylentisi ortaya çıkar ve Kronos Rhea’nın dünyaya getirdiği bütün çocukları ilk önce Hestia sonra Demeter ve Hera, daha sonra Poseidon ve Hades olmak üzere yer. Rhea çok kızmıştır ve üçüncü oğlu Zeus’u Arkad